Cins ile ''aksak'' Üzerine

Öncelikle sanatla tanışmanı bize anlatır mısın?

- Selamlar ben Cins. Sanatla tanışmam sanıyorum ilkokul, ortaokul yıllarına doğru gidiyor. Başta çizgi filmlerdeki ve çeşitli dergilerdeki kitaplardaki karakterleri tekrar yorumlamakla, çizmekle başlayan dönem sonradan graffiti kültürüyle tanışmamla biraz daha şekillendi. Sonra da aldığım sanat eğitimlerim, araştırmalarım ve kendi gözlemlerimle şu anki çalışmaları yapıyorum.

Grafik Tasarım ve Görsel İletişim Tasarımı eğitimlerinin bugünkü sanat pratiklerine etkisini açıklar mısın?

- Eğitim olarak grafik tasarımı ve sonrasında görsel iletişim tasarımı yüksek lisansı yaptım. Bunların tabii ki bana çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum sonuçta yaptığım çalışmaların temelini çok grafik bir dil oluşturuyor. Bu durumun hem benim zevkim hem karakterim hem de o eğitimle ve alışkanlıkla da paralel olduğunu düşünüyorum. Tabi yaptığım bu işi tamamen eğitimle açıklamaktansa biraz graffiti kültürüyle açıklamakta fayda var diye de düşünüyorum. Tamamen çok erken yaşta beslendiğim o kültürün ve şu anda dünya üzerindeki değişen etkisiyle beraber o akım ve kültürün beraberinde ilerlediğini düşünüyorum.

Heykel, serigrafi, mural gibi farklı teknikleri benimsemiş bir sanatçısın. NFT ile de ilgileniyorsun. Bu çeşitliliğin üretimlerine sağladığı katkıdan bahsedebilir misin?

- Farklı tekniklerde çalışmak öncelikle beni motive ediyor. Tabii ki bu benim hayatımı geçindirdiğim bir iş olsa da biraz da keyif almak için kendimi iyi hissetmek için yapıyorum. Farklı tekniklerde bir şeyler ürettiğim zaman hem daha motive oluyorum hem de yaptığım şeyin kendi içerisinde evrimleşmesini gözlemlemiş oluyorum. Mural ve sokak sanatına gelince dediğim gibi o hep etkilendiğim çıkışı sağlayan graffiti kültürünün etkisi. Heykel üretimlerim de özellikle son dönemde arttı. Hep yaptığım formların çizimlerin üç boyuta çıkmasını istiyordum. Umarım onların da devamı gelecek. Bu şekilde, farklı teknikler beni motive ediyor.

Bu sergide de soyut çalışmalarını sergiliyor ve cut-up kolaj tarzını benimsiyorsun. Bu tarz değişimini takiben gelecekte bizi neler bekliyor?

- Bu sergideki çalışmalarımı teknik olarak 7-8 sene öncesinde yapmaya başlamıştım. Asıl çıkış mantığı yaptığım çalışmalar hep çizgi ve renk üzerine oturduğu için, aslında çizgi bütün bel kemiğini oluşturduğu için acaba onu çıkarırsam nasıl bir şeyle karşılaşacağım diye bir arayıştı, denemeydi. Yapım aşaması da beni çok heyecanlandırdı açıkçası. Çok doğaçlama ve sürprizlere açık bir şekilde ilerliyor. Çok fazla eskiz ve kurgu yapmadan rastlantısal bir şekilde, tesadüflere açık bir şekilde ilerliyor. O yüzden yapım aşaması olarak bana çok keyif veriyor. Sonrası için de sanırım biraz onu biraz bunu yaparak devam edeceğim. Zaten şu ana kadar da öyle devam etti.

Belirsizlik ve düzensizlik hayatımızın değişmez bir parçası haline geldi. Bu duruma sanat pratiğin nasıl ayak uyduruyor?

- Hepimiz için biraz zor oldu sanırım. Benim için de öyleydi ilk başlarda bir şey üretme telaşından çok ne olacak ne bitecek kaygısıyla geçirdim. Ama sonrasında fark ettim ki bu yaptığım çalışmalar sadece benim hayatımı kazanmamı sağlamıyor aynı zamanda hayatımı kurtaran bir şey. Hem zihin olarak hem yaşama tutunmak olarak. O yüzden üretimlere tekrar, belli başlı bir proje olmasa da, her şey ertelenmiş olsa da, başladım. O da bana iyi geldi açıkçası. Ama hala o eski dönemdeki tempo, sürekli bir deadline olmaması sebebiyle yavaş ilerliyor.