Merhaba Yabancı!

Beyza Boynudelik, “Merhaba Yabancı!” ismini verdiği solo sergisinde, son yıllarda üzerine düşündüğü ve yapıt ürettiği kentli bireyin, bugünün dünyasında kendisiyle, “öteki”yle ve doğayla kurduğu ilişkilere dair kurgusal bir evren yaratır. İnterdisipliner bir tavırla ele aldığı konu, fütüristik ögeler içeriyor görünse de, aslında bugünün bir tezahürü niteliğindedir, zira sanatçının yapıtları üzerinden bizlere ulaştırdıkları, kendi dahil hepimizin küçük güncel hikayelerinden kesitler içermektedir.

Dünyanın bu kaotik ve hızlı çağında, bu kentli bireyin hem kendi başına olan haline, hem de toplum içindeki varlığına ve psikolojisine odaklanmaya çalışır. Sosyal mecralarda çokça iletişimli ancak tüm bu kalabalıklar içinde yalnız olan, kendini, yarattığı ideal kimliği üzerinden tanımlayan bu bireyin deneyimlerini, kısacık anlar ve aklından geçen düşünceler üzerinden anlatmak niyetindedir. Varolan en eski canlı türlerini bile tanıyamayacak kadar yabancı, yaşanan en büyük felaketleri dahi anında unutacak kadar kısa hafızalı ve “öteki”nin deneyimini anlamayacak kadar apatik olan bu dönemin bireyinin karşısına, son kertede hem doğa ile hem de kendi doğasıyla yeniden iletişime geçen bir birey koymaya çalışır. Fauna ve flora ile yeniden temas etmeye çalışan bu birey, samimiyet ve içe bakış ile belki de yeniden kendine ulaşacaktır. Tüm bu sebeplerden dolayı; kendine ve etrafına yabancı olma meselesi, bu dönemin gerçeği haline gelen gözetleme ve gözetlenme olguları, muğlak iletişim ve temas konusu ile beraber serginin kavramsal altyapısını oluşturur. Sanatçıya göre ironik bir şekilde temas, artık ancak bir arayüzün öte tarafından “öteki”ni gözlemekten geçmektedir. Sergide kullandığı kapı dürbünleri, bu arayüz için temsili ve yeterince güncel hayata dair bir malzeme olarak okunur. Tüm bunlara ek olarak, habitatını arayan birey, doğası ve genetiği hasara uğramış hayvanlar, beton nesli, bu çağın sözümona kahramanları ve iktidar politikaların tüm yaşantımıza sızmış olan dayatmaları da, işlere hem deneysel hem de sezgisel kurgularla dahil olur.

İşlerde eş zamanlı var etmeye soyunduğu “geçmiş” ve “gelecek” algısı ise, “fazlasıyla tanıdık olan” ile “bilinmeyenin” çelişkisi, “doğal olan” ve “yapay olan”ın, “gerçek olan” ve “kurgusal olan”ın ilişkisi gibi bir takım karşıtlıkları da ele almasına olanak vermektedir. O sebeple farklı tarihlerde ürettiği işleri sergiye dahil eden sanatçı, zaman üstü bir anlayışın da peşinden gider. Sanatçı, sonuç olarak şu soruya varmaktadır: “Tek başına da olsa “yabancı”, deneyim ve tanıklıklar üzerinden “temas”ı yeniden tanımlarken, her şeye ve herkese ne kadar yabancı kalabilmektedir?”

    Beyza Boynudelik

    22.10-22.11.2020