H’iç ve Dış

‘’Görünüş, ‘’olmayandı’’ ve görünüşün yanılsamanın ve hatanın varlığından başka bir varlığı yoktu.’’
-Jean – Paul Sartre

Formların oluş temsiliyetleri, yaşadığımız çağın hiç ve yoksunluğunun inşası olup, erken 21. yy’ın dışardan, yani uzak gelecekten nasıl göründüğünün ontolojik yontusudur.

Sanatçının üretimleri, içsel varoluşun Fordizm’den itibaren maruz kaldığı hiçleşmeye başkaldırı niteliğindedir. Yaşadığımız yüzyılın hem sağır hem dilsiz şiddetine verilen bir karşılıktır. Resim ve heykelleri vasıtasıyla, evrensel rutinin bir dışavurumu olarak geleceğe; artık olmadığı zamanlara bıraktığı izler ve işaretlerdir.

“Var – Yok”, “iyilik – kötülük” ikilikleri arasında oluşan semantik çarpışmada, sanatçının heykellerinde kullandığı demir, çelik gibi sert malzemeler, hiçliğin sertliğini temsil eder. Varlığın “geçirgen – şeffaf’’ dokusunu öneren resimleri, hiçliğe karşı doğan bir tepki olarak “doğum – ölüm’’ ikiliklerini epikleştirecek yeni bir plastik söylem önerir.

Lisans derecesini İstanbul’da Işık Üniversitesi İç Mimarlık bölümünde, Yüksek Lisans derecesini ise ELISAVA, Pompeu Fabra Üniversitesi ‘’Retail Design’’ bölümünde Barselona’da tamamlayan Melis Erdem, 2 yıl süresince gerçekleştirdiği işbirliklerinin ardından 2017’de sanat ve tasarım alanındaki projelerini geliştirmek üzere İstanbul’a döndü. Mimarlık eğitiminin getirmiş olduğu disiplinli teknik tutumun aksine; resim ve heykel çalışmalarında yaşamın kusurlarını öne çıkararak yorumlamak için karmaşık figürlerle çalışmaktadır.

Resim ve heykellerinde kaos içerisindeki dengeyi bulmaya, bozulma/eskime ve çürüme gibi süreçlerin doğal döngüsünü usulca kabul etmeye odaklanmaktadır. İstenmeyen ve terk edilmiş malzemeler kullanarak desteklediği üretimlerinde, yeni kompozisyonlara biçim vererek, bu nesneleri günlük hayattaki kullanım alanlarından ayrıştırarak farklı bir form kazanmalarını amaçlamaktadır.